Yaşayan okul olmak bizim için bir çok anlama gelmektedir. Öncelikle “iyi bir insan” olarak yetiştirmeyi amaçladığımız öğrencilerimizin, gelecekte düşledikleri yerde olabilmeleri bizim için çok önemli. Her çocuğun ilgisinin ve yeteneğinin farkına varmasını sağlamak birinci amacımız.
Bireyin hayata hazır olmasının yolu, şüphesiz ki kendini tanımasından geçiyor. Kendini tanıyan, kültürel-sosyal becerilerini keşfeden ve ailesi ile yeteri kadar vakit geçiren her çocuk, mutlu birer birey olarak yetişiyor.
İşte bizler de tam bu nedenle, eğitim programımızın içerisinde ve dışında kalan zamanlarda da; öğrencilerimiz hem kendilerini tanıyıp keşfetsin hem de aileleri ile kaliteli vakit geçirebilsinler için diye "yaşayan okul" konseptini benimsedik.
Bu konsepte uygun olarak tasarlanan okulumuzda belirli bir sınıf kavramımız yoktur. Mekanın bütün dinamiklerini kullanabildiğimiz bir anlayış benimsedik. Ayrıca tüm mekanlarımızın tasarımında çocukların ‘’hayal kurmalarını’’ teşvik edecek renkler ve tarzlar benimsedik.
At binmeden piyanoya, yüzmeden baleye, yogadan dramaya kadar pek çok etkinlik çocuklarımıza verilmektedir. Hayata sanat, bilim ve edebiyat gibi güzel çerçevelerden bakan çocuklarımız yeteneklerinin ve yapmaktan keyif aldıkları uğraşların farkına varmakta, kendilerini tanıyabilmekte bir yandan da gelecekte mutlu olacakları uğraşları seçebilmektedir. Bu sayede kendilerine uygun, keyif aldıkları meslekleri seçip hayatlarına bu doğrultuda yön verebilmektedir.
Öğrencilerin, aileleriyle kaliteli zaman geçirebilmelerini sağlamak adına, “aile katılımı" prensibini benimsiyoruz. Bu çerçevede, çocuklarıyla az vakit geçirdiği için üzülen, kaygılanan ebeveynlerimiz çocuklarıyla hem etkinlikte bulunma hem de birlikte bir ürün ortaya koymanın mutluluğunu yaşamaktadır.
Yaşayan okul olmanın diğer bir gereği ise; yaşayan bireyler yetiştirmek, yaşam içerisinde tamamıyla edilgen hale getirilen ve bencilleşen bireylerin yetişmesinin önüne geçmektir. Apartmanda gördüğü komşusuna selam veren, evliliklerde eşini önemseyen, aile hayatında çocuğu birey olarak kabul eden, kendi yeteneklerinin farkında ama yaşamın diğer unsurlarıyla uyumlu ‘’ben’’ merkezli değil ‘’biz’’ merkezli yaşam felsefesini benimseyen kişilerin yaşadığı bir dünya hayal etmektir.