Çocuklar yaklaşık olarak 2 yaşından itibaren kendi özbakım becerilerini karşılayabilmeye yeterli kas gelişimini tamamlamış olurlar. Doğumdan 2 yaş civarına kadar geçen sürede bebeklerin temel güven duygusunu kazanmasını sağlayan, bakım veren kişi tarafından beslenmesinin sağlanacağı ve tuvaletini yaptığında altının temizleneceği güvencesi, 2 yaş civarında kaslarını kontrol edebilmeye başlayıp tuvalet eğitimini edindiğinde, yerini özerklik duygusuna bırakır. Çocuk ilk defa artık bakım veren kişiye o kadar da bağımlı olmadığını fark eder. Yine bu dönemde çatal ve kaşık kullanabilmesine olanak veren ince motor becerileri de yeterince geliştiği için, önüne koyduğunuz yemeği kendi başına döke saça yiyebilmesi mümkündür. Çocuk diğer bir temel ihtiyacı olan beslenmenin de artık o kadar da bakım veren kişiye bağlı olmadığını, kendi kendini doyurabileceğini fark eder. Bu becerilerin kazanımı hepimizin “2 yaş sendromu” olarak bildiğimiz, çocukların her şeye itiraz ettiği, her şeyi kendi başına yapmaya çalıştığı dönemin başlangıcıdır aslında. Şimdiye kadar ona sunduğunuz hemen hemen her yiyeceği kabul eden çocuğunuz bu dönemde yeniliklere açık değildir ve yeni tatlar denemeyi reddedebilir. Özerklik elde etme sürecinde olduğu ve tat duyusu daha fazla geliştiği için hayatlarının bazı noktalarında, özellikle kendi kendilerine yapabildiklerini keşfettikleri konularda kontrolü ellerine almak isterler. Bu dönemde istemedikleri yiyecekleri yemeyi reddedebilirler, eğer çocuğunuz iştahsızsa yemek yemeyi tamamen reddedebilir veya kendisi yemek yerine sizin ona yedirmeye devam etmenizi isteyebilir.
Çocuklarınız yemek seçmeye başladığında “Önceden her şeyi yiyen çocuğum artık neden sebze sevmiyor” diye düşünebilirsiniz. Aslında olan çocuğunuzun hiçbir yeniliği sevmemesidir. Çocuklar yemekleri geri çevirmeye başladığında ebeveynlerin başvurduğu birkaç yol vardır. Tehdit, ceza veya ödülle yemeye teşvik edebilirler, zorla yedirmeye çalışırlar, tablet veya telefonla dikkatini dağıtarak yedirirler ya da yemek seçeneklerini sunup alternatif üretmeden sabırla yemesini beklerler. Ebeveynler bu yöntemlere çocukları aç kalmasın, bitkin düşüp hasta olmasın, en azından ağzından birkaç lokma bir şey girsin diye
düşünerek ve çevreden duyabilecekleri ve duymak istemedikleri “Ne kadar çelimsiz aç mı bırakıyorsunuz bu çocuğu”, “Hiç mi bir şey yemiyor hasta olacak bu çocuk” gibi cümleleri engellemek için başvururlar.
Peki bu yöntemler ne kadar işe yarıyor ?
Çocukları Tehditle veya Ödülle Yemesi İçin Zorlamayın
Bazen ebeveynler çocukların sevdiği bisküvi, çikolata gibi yiyecekleri yemek sırasında çocuğun görebileceği fakat ulaşamayacağı yerlere koyarlar. “Eğer ıspanağını yersen sonrasında sana çikolata vereceğim”, “Tabağın bitirirsen sana oyuncak alacağım” gibi ödüller kullanarak yemeye teşvik ederler. Aslında bu son derece yanlış bir tutumdur. Çocuklar daha iyi bir alternatif olduğunu bilirken (bisküvi, çikolata…) o yemeği yememeleri çok normaldir. Aynı şekilde bir gün tabağını bitirdiği için oyuncak alınan çocuğun ertesi gün yemek karşılığında parka gitmek için ağlaması bizi şaşırtmamalı. Çocuğunuzu pazarlık yapmaya alıştırırsanız, sonu gelmeyecek bir inatlaşmanın içine girmiş olursunuz. Yasak olan her şey çocuk için daha ilgi çekici hale gelir. Bu yüzden çocuğunuzun yemesini istemediğiniz hiçbir şeyi mümkünse evinize sokmayın. Tehditle veya zorlayarak çocukların yemek yemesini kolaylaştıramazsınız, tam tersine önyargılarını pekiştirirsiniz ki bu da ilerde çocukların tek tip beslenmesine ve inatçılığa sebep olur.
Tablet veya Telefonla Dikkatini Dağıtmayın
Bebekler doyduklarında emmeyi bırakırlar, aynı şekilde küçük yaştaki çocuklar da doyduklarını hissettiklerinde başlarını çevirerek veya kalkıp giderek daha fazla yemek istemediklerini belli etmeye çalışırlar. Bu çocuğun gelişiminin sağlıklı olduğunu gösterir. Tablet veya telefon eşliğinde yemek yiyen çocuklar ise doyduklarını fark edemezler. Bu yüzden normalde yemeleri gerekenden fazla besin tüketirler. Hani şu sürekli gördüğümüz bütün gün bilgisayar başında vakit geçiren insanların kilolu olmalarının sebebi aslında budur. Beyin başka bir şeye odaklandığında doyduğunu fark edemez ve daha fazlasını yeriz. Aslında bu durum anneler için oldukça sevindiricidir çünkü çocuğu normalden daha fazla yemiştir ve karnı daha fazla doymuştur. Fakat bir süre sonra çocuk yediklerini çıkartmaya başlar. Ebeveynler bunun sebebinin hastalık olduğunu düşünerek yediklerini çıkartan çocuğa tekrar yemek yedirmeye çalışırlar. Böylece çocuğun yemekten kaçınmasına sebep olan döngü başlamış olur.
Çocuğunuz Yemeyi Reddettiğinde Sabırlı Olun
Çocuklar için her konuda olduğu gibi yeme konusunda da rol model olmak önemlidir. Eğer sizinle birlikte aynı yemeği yerse o da sizin gibi yemek konusunda teşvik edilebilir. Tabi ki çocuklar bazen çok inatçı olabilir. Bu durumda çocuğu yemesi için zorlamak iyi bir fikir değildir. Çocuğunuza neden yemesi gerektiğini uygun bir dille açıklayıp yemeği tanıması için fırsat verin. Yemeğin malzemelerinin neler olduğunu anlatmanız, yemek yapılırken izlemesine fırsat vermeniz, hatta yemek yaparken ona ufak görevler vermeniz de çocuğun yemeğe karşı önyargısını kırmasına yardımcı olabilir.
Ebeveyn olarak çocuğunuzun beslenmesini sağlamak, ona yeterli miktarda yiyecek sunmak sizin görevinizdir fakat neyi ne kadar yiyeceğinin kararını verecek olan çocuktur. Çocuğunuz belirli bir yiyeceği sevmiyorsa yemeği çocuğa sunmaya devam edin fakat asla zorlamayın. Yemeyi reddettiği zaman yeter ki karnı doysun diye onun seveceği alternatif yemekler yapmayın. Herkes hangi yemeği yiyorsa o masada çocuğunuz da onu yemeli. Yemeği tatması için teşvik edebilirsiniz. Yemediği takdirde hiçbir şey yemediği konusunda söylenmeyin ya da “Yemezsen hasta olursun” gibi söylemlerle çocuğunuzu korkutmayın. Araştırmalara göre çocukların yeni bir tada alışması için o yiyeceğe en az 2 hafta maruz kalması gerekir. Sunduktan sonra yemesi için zorlarsanız muhtemelen o yemeği tekrar yemesi ihtimalini ortadan kaldıracaksınız. “En azından bir ısırık al, tadını dene” diyebiliriz. Bütün tabağı bitirmesi şart değildir ama en azından yemeğin tadını öğrenmiş olur. Çocuğunuz o akşam masadan aç kalkabilir. Ertesi sabah da aç kalabilir. Ama unutmayın çocuğunuz açlıktan ölmeyecek. Bunu kendinize hatırlatın. Eğer ki aç kalmasın diyerek onun istediği yiyeceği hazırlamaya başlarsanız ipleri çocuğunuzun eline verirsiniz. Yemek istemediği her yemekte size istediği yemeği hazırlatana kadar inatlaşarak şiddetli krizler çıkarmaya başlayabilir.