Uzm. Psk. Sinem UMANUzm. Psk. Sinem UMANhayatta bizi diğerine karşı korur ve güvende tutar. ‘Hayır’ demeyi ve nerde duracağımızı gösterir. Hiç kimse bu dünyaya dünyanın kurallarını ve sınırlarını bilerek gelmez. Kuralları ve sınırları içine doğdukları, bağ kurdukları çevre yani anne babalar öğretir. Bir düşünün… 3 yaşındasınız ve acıktığınızda mutfağa gidip kendinize yemek bile alamıyorsunuz. Tüm bakımınız başkaları tarafından sağlanıyor, ebeveyninizden bir şey istediğinizde hemen yapıyor. Onlar size bir şey söylediğinde, istediğinde ise küsüp kızıyor ve yapmıyorsunuz, onlar da istemekten vazgeçiyor. Neler hissederdiniz ? Gücün sizde olduğunu mu ? Evet. Güvende olduğunuzu mu ? Pek sayılmaz. Çocuklar için ebeveynlerinden daha güçlü olduklarını hissetmek rahatsızlık verici bir durumdur. Sınırların yani güç dengesinin belirlenmesi çocuklara şu mesajı verir: Ben senin annenim, babanım. Bana güvenebilirsin, sana doğru yolu gösteririm ve ihtiyaçlarını karşılarım.
Çocuklar neden sınırlara ihtiyaç duyarlar ?
Çocuklar anne babanın kendinden ne beklediğini, sınırları ne kadar zorlayabileceklerini, bu sınırları aştığında neler olabileceğini bilmek ister. Çocukların bu sınırlara ihtiyaçları vardır çünkü; sınırları belirlenmiş dünya her zaman güvenlidir.
Çocuklar sınırları yaklaşık olarak 1 yaşlarına doğru keşfetmeye başlarlar ve bu süreçte şu soruların cevabını bulmaya yönelik davranışlar sergilerler:
- Doğru olan nedir?
- Hangisi yanlıştır?
- Yetkili kimdir? (Bunu kimden istemeliyim?)
- Ne kadar ileri gidebilirim?
- Çok ileri gittiğimde ne olur?
Sınırlarla ilgili en çok sorun yaşanan ve sınırları korumaya çalışırken gerekli olan tahammül seviyesinin zorlandığı kısım çocukların 4. ve 5. Soruların cevaplarını aradıkları kısımdır. Hakkında hiçbir şey bilmediğiniz bambaşka bir evrenin içine sizi bıraktıklarını düşünün. Bildiğimiz dünyadan çok daha farklı işleyen davranış örüntüleri, bambaşka bir dil, çok fazla uyaran, sizin için tam bir bilinmezlik ve kaos. İşte böyle bir ortamda çocuk hayatta kalabilmek ve ihtiyaçlarının giderilmesi için, diğerleriyle iletişime geçebilmek için sürekli deney yapmak zorundadır. Hangi davranışta bulunursam hangi sonucu elde ederim? Karşımdakine isteğimi nasıl ifade ederim? Peki çok ileri gittiğimde neler olur? Çocuk istediğini elde etmek veya sırf o davranışı denemek ve sonucunu görmek için sınırları zorlamaya başlar. Bu noktada anne babalar bir kez sınırları genişletirse, bir sonraki denemede çocuk bunun da ötesini görmek isteyecek, her zaman o sınırı bulmaya çalışacak. Bu nedenle en başından itibaren kuralların net ve tutarlı olması gerekir. Bize ‘inatlaşma’ olarak görünen bu davranış aslında çocuğumuzun 4. soruya aradığı cevabı bulmaya çalışmasıdır. Her seferinde sınırlar değişirse, çocuk cevabı bulana kadar davranışı göstermeye devam edecektir.
´Hayır´dan anlamıyor...
Bazı çocuklar ‘Evet’ cevabına o kadar alışmışlardır ki ‘Hayır’ cevabını duyduklarında büyük bir hayal kırıklığı yaşarlar. Bazen ebeveynler çocuklarını kıramazlar ve neredeyse her istediğini yaparlar. Her istediği yapılan çocuklarla bir süre sonra baş edemezler ve çözüm yolları aramaya başlarlar. Örneğin; belli bir yaşa kadar büyük ebeveynler tarafından her istediği yapılan bir çocuğun tacını elinden almak kolay olmayacaktır. Bu durumda anne babalar çocuğu da anlamalıdır. Hiç sınır bilmeyen çocuğa birden sert tepkilerle sınır koymaya çalışmak kafasını karıştıracaktır. Çocuğun ‘hayır’ı anlayabilmesi için evde en az bir kişinin tutarlı olması gerekmektedir. Sınır koymanın birinci kuralı, kararlı olmaktır.
Nasıl sınır koyabilirim ?
Çocuklar biz yetişkinlerden farklı olarak somut yollarla öğrenirler. Biz ise kurallarımızı 2 temel yoldan öğretiriz; sözlerimiz ve davranışlarımızla. İkisi de sonucunda bir ders verir ama somut olan davranışlarımızdır. Söylemlerimizle davranışlarımız uymadığında çocuklar sözlerimizi duymazdan gelmeyi ve davranışlarını isteklerine göre ayarlamayı öğrenirler.
Çocuklara sınır koyabilmek için;
- Seçenek sunun. “Bugün bu eteği mi giymek istersin yoksa bu pantolonu mu?”
- Kısa ve açık cümlelerle konuşun. “Sana kaç defa dedim şu oyuncakları topla diye” yerine “Oyuncaklarını toplamanı istiyorum.”
- Hayır demeden “hayır” deyin. “Hayır dışarı çıkamazsın” yerine “Dışarı çıkmak yerine bana yardım edebilir misin?” diyerek odak noktasını değiştirebilirsiniz.
- Az kural çok takip olmalı. Takibini yapamayacağınız çok kural yerine takip edebileceğiniz birkaç sınır belirleyin.
- Eğlenceli kural tablosu oluşturun. Ailedeki tüm üyelerin katılımıyla görsel olarak renkli materyallerle dolu bir pano oluşturabilirsiniz. Çocuklar rutinleri severler ve bu tablo somut olarak kuralların takibini yapabilmelerine yardımcı olur.
- Ortak tutumlarda buluşun. Anne 09:00’da yatmasını söylüyor baba biraz daha televizyon izlesin diyorsa bütün çabanız boşa gidecektir.
- Kararlı ses tonu ile konuşun.
- Davranışın sonucunu yaşamasını sağlayın. Örneğin arabada emniyet kemerini takmak istemiyor. “Emniyet kemerini takmayı mı istersin yoksa evde kalmayı mı?” Kemeri takmıyorsa sonucunda gerçekten evde kalmalı.
- Övgü ve eleştiri yerine teşvik edin. Övgü ve eleştiri çocuğun kendisine, teşvik ise davranışa yönelik yapılır. Övgü ve eleştiri çok risklidir. Çocuğunuzun davranışları üzerine konuşun, onu zaten seviyor ve değer veriyorsunuz. Çabasını teşvik edin, b böylelikle aynı davranışı devam ettirmesi için cesaretlenmiş olur. Örneğin; “Aferin akıllı oğlum çok güzel yaptın” yerine “Bunu yapabilmek için çok uğraştın ve başardın” demek çocuğun çabasına yapılan bir atıf olacaktır.
Uzm. Psk. Sinem UMAN