Çocuklar oyun yoluyla büyür ve gelişir, hayatı bu yolla tanır ve öğrenirler. Her ne kadar ev ortamında ebeveynler ya da bakım veren kişiler çocuklarla ilgilense de, bu hiçbir zaman çocuk için yeterli olmaz. Belki de bu sebeple pek çok çocuk televizyon ve bilgisayara sığınır. Bu renkli dünya çocuklara keyifli gözükse de, çocukları bir girdap gibi içine çekip, sosyal hayattan izole olmalarına sebep olması açısından oldukça tehlikelidir. Anaokulu ortamında çocuklar ev ortamında sahip olmadıkları pek çok şeye sahip olurlar. Bunların başında arkadaşlar gelir. Her canlı gibi, çocuklar da kendi akranlarıyla birlikte olmaktan keyif alırlar. Onlar bir arada hem eğlenirler, hem de birbirlerine çok şey katarlar. Çocuklar anaokulunda; paylaşmayı, ortak aktivitelerde bulunmayı, sıra beklemeyi, haklarını savunmayı, bir problemle karşılaştığında nasıl çözüm üreteceklerini, sosyal ortamda uyulması gereken kuralları, belirli bir düzen dahilinde beraber hareket etmeyi (birlikte yemek yemek, uyumak vb.) ve daha pek çok şeyi doğal bir şekilde öğrenirler. Kendilerini tanır ve yeteneklerinin sınırlarını keşfetme şansına sahip olurlar.
Bu sebeple okul öncesi eğitim çocuğun gelişimi için oldukça önemlidir. Ancak çocuklar doğduktan sonra güvenli aile ortamından okul öncesi eğitimi için ayrılılar. Anaokulunda kendine ait ilk sosyal ortamı oluşturmayı deneyimlerler. Pek çok şey onlar için farklı ve yenidir. Bahsettiğimiz kuralların da olduğu bu sosyal çevreye alışmak minikler için çok da kolay olmayabilir. Kimi çocuk çok çabuk alışırken bazıları daha geç alışabilir. Anaokuluna başlama ve okula uyum süreci her çocuk için farklı gelişmektedir.
Çocuğun annesinden ayrılmayı başarabilmesi için anneden ayrılığı değerlendirebilecek ve uyum sağlayabilecek düzeyde bilişsel becerisi olmalıdır. Ebeveyni ile güvenli bağlanma gerçekleştirmiş, sağlıklı anne-çocuk ilişkisi olan ve travmatik ayrılıklara maruz kalmamış çocuk, annesinden sağlıklı ve gelişim düzeyine uygun bir şekilde ayrılabilir. Anaokuluna başlama döneminin ilk dört haftada çocuklarda ortaya bazı uyum sorunlarının çıkmasının doğal olduğu ifade edilebilir.
Uyum problemi yaşayan çocuklarda;
- Ağlayarak ya da sözel olarak ayrılığı protesto etmek,
- Anne ve babasının kucağından inmek istememek,
- Okuldan gitmelerine sarılarak izin vermemek,
- Arkalarından ağlamak,
- Okulda sessizce, gruba katılmadan bir köşede oturmak,
- Sürekli olarak anne-babasının ne zaman geleceğini sormak ve kapıdan ayrılmak istememek, gibi tepkiler izlenebilir.
Normal bir uyum sürecinde bireysel farklılıklara bağlı olarak yukarıdaki belirtiler gözlemlenebilir. Anne ve babanın, böyle bir durumla karşılaştıklarında telaşa kapılmamaları, okulla birlikte hareket ederek, tutarlı bir şekilde sorunu çözümlemeye çalışmaları uygun bir yaklaşım olur.
Anaokuluna başlama döneminde ebeveynlere öneriler
- Gideceği okul hakkında çocuğa açıklama yapmak, onunla konuşmak ve okulu tanıtmak sürece uyumu kolaylaştırır.
- Okulunun sadece çocukların bulunduğu bir yer olduğu anlatılıp, anne ve babaların bulunmadığı, işe gittiği açıklanmalıdır.
- Anne baba, okulda kalış süresi hakkında çocukla konuşmalı, sadece belli bir zaman dilimi içinde okulda kalacağı çocuğa anlatılmalı. Diğer aile bireylerinin de işte olacağı belirtilmeli. Eğer çocuğu ebeveyn alacaksa, onu alabileceği süreyi, onun anlayacağı terimlerle anlatmalı ve mutlaka o süreyi geçirmeden çocuğu okuldan almaya dikkat etmelidir.
- Okulun ilk günlerde çocuk kapıdan teslim edilip kapıdan teslim alınmalı, servis kullanılacaksa servise bindirilmeli ve vedalaşma mümkün olduğunca kısa tutulmalı. Vedalaşmada çocuk ağlamaya başlasa bile ayrılma konusunda kararlı davranılmalı. (Onu öpüp “Ben şimdi gidiyorum” deyin ve geri geleceğinizi söyleyin. Bunun ne zaman olacağını onun anlayacağı terimlerle ifade edin. Sonra elinizi sallayıp yolunuza devam edin. İyi olduğunu kontrol etmek için durup arkaya bakmayın.)
- Çocuk okula birlikte geldiği ebeveyninin gitmesine izin vermiyorsa okula, bağımlı olmadığı bir kişi tarafından getirilmeli ve okula düzenli devam etmesi konusunda çaba harcanmalı. Yakınmaya devam etse bile sakin ve kararlı davranılmalıdır.
- Çocuğun okulu reddetmesi durumunda, büyükanne/büyükbaba gibi aileden birinin çocuktan yana tutum göstermesi, ona güç verir ve tepkisini büyütür. Okula gidiş tüm aile bireyleri tarafından desteklenmeli ve aile bireyleri uyum içinde olmalıdır.
- Okula uyumunu veya başarısını başkalarıyla karşılaştırmayın.